
Meditasyon
- iremiren

- 13 May 2021
- 2 dakikada okunur
Meditasyon pratiğinde en sık karşılaşılan yanılgılardan biri, meditasyonun zihin aktivitesini durdurmaktan ibaret olduğu inancı. Sen de kendini “Düşüncelerimi durduramıyorum ve bu yüzden meditasyon yapamıyorum.” derken bulmuş olabilirsin ya da çevrenden buna benzer cümleler duymuş olabilirsin. Bu sebepten pek çok kişi pratiğe ilgisini ve motivasyonunu kaybedebiliyor. Düşüncelerimizi durdurmaya, onların önüne set çekmeye çalışmak zihnin doğasıyla savaşmak olurdu. Tam aksine, meditatif çalışmalarda zihnimizin akışını görmeye ve bu akışı farkında olma niyetiyle kendimize bir davet sunarız. Bugün düşüncelerin çok mu yoğun? Bunu içtenlikte görmek niyetin olabilir. Kimi günler zihnin dupduru bir su gibi sakin mi? Bu hâlin hem keyfini hem de geçiciliğini hissetmeye kendine izin verebilirsin. Yani asıl olan andan ana değişen tüm hâllerimize olan duyarlılığı ve farkındalığı arttırmak. Peki, buna nereden başlıyoruz? Düşüncelerimizi iterek uzaklaştırmaya çalışmak ya da düşünceler geldiğinde kendi kendimize daha da kızmak yerine düşüncelerin içine girmeden onları izlemekle başlayabiliriz.
Bunun için bir hocamdan duyduğum, oldukça sevdiğim bir benzetme var: “Diyelim ki bir film izliyoruz. Filmde savaşa gidecek atlılar var. Zırhlarını giyinip, kuşanarak savaşa hazırlanıyorlar. Daha sonra atlarına binip koşarak savaş alanına gidiyor ve ellerinde kılıçlarıyla kıyasıya bir mücadeleye giriyorlar. Biz burada sadece filmin izleyicisiyiz. Peki ya o atlıların rolüne bürünsek ve tüm hazırlığımızı yapıp savaşa girsek nasıl olurdu?”. İşte zihnimize her an dolan düşünceleri takip etmek, geçmiş ya da geleceğe dair cümleleri sürekli yazıp okumak savaşa girmek gibidir. Meditasyon hâlini ise o filmin izleyicisi olmaya benzetebiliriz. Zihnimizde yazdığımız tüm senaryoların içine tek tek girmek oldukça yorucu çünkü sonsuz olasılıklar içinden seçtiğimiz geleceğe dair beklentiler ya da üstünde kontrolümüz olmayan geçmiş olaylar hakkında düşünüp durmak, duygularımızı ve sistemlerimizi de her an etkiliyor. Meditatif çalışmalarda ise bu düşünceleri takip etmeksizin kalabildiğimiz minik boşlukları araştırıyoruz. Bu boşlukları yakalama pratiği yaptıkça düşüncelerin gözlemcisi olma kapasitemiz de artar. Tıpkı spor yaparken bir kası çalıştırmak gibi…

Yorumlar